28 Kasım 2020 Cumartesi

Youtube Kanalımız: Kimyacı Bey


Kimyacı Bey Tanıtım Videosu

Hakkında:
- Ortaöğretim Kimya Dersleri. - Konu Anlatımları, Soru Çözümleri. - Simyacılar ve Bilim İnsanları. - Basit Kimya Deneyleri. İletişim: instagram @kimyacibey32 mail: ismailinckimya@gmail.com Kanalımızın kurulma amacı ilk etapta uzaktan eğitim sürecinde derse katılamayan veya tekrar etmek isteyen öğrencilerin sonradan izlemesiydi. Daha sonradan ise ağırlıklı olarak kendi ders ve soru çözüm kayıtlarımı eklemeye başladım. Kanalı zenginleştirmek adına da simyacı ve bilim insanlarının hayatlarını anlatmaya ve tamamen eğlence amaçlı basit kimya deneyleri çekmeye karar verdim. Ders veya ders dışı eğlence videolarımız tamamen keyif amaçlı ve herhangi bir beklenti içinde olmadan çekilmiştir. Bu süreçte, kayıt esnasında yaşanan aksaklıklar veya dil sürçmeleri için özür dilerim. Eğitimde teknoloji kullanımını mümkün olduğunca pratikleştirmek ve zenginleştirmek en önemli hedefimdir. Destekleriniz için şimdiden teşekkür ediyorum. Kimya’yla kalın.

11 Kasım 2020 Çarşamba

Simya ile İlgili Yanılgılar

Simyacılar … Belki de hep yanlış anlaşıldılar. Neden mi? Sebeplerini inceleyelim isterseniz.

Simya ile ilgili en yanlış bilinen yargılardan biri, simyacıların hayalperest insanlar olduğunun düşünülmesidir. Zira en büyük amaçları ölümsüzlük iksirini bulmak ve değersiz metalleri altın gibi değerli metallere çevirmekti. Sadece bu ifadeler ile simya felsefesini sınırlandırmak ve haklarında boş amaçlar peşinde koştuklarını düşünmek oldukça yanlıştır. Simyacılar fantastik hayallerin peşinden koşarken tesadüfen ve deneme-yanılma ile birçok maddeler ve yöntemler keşfetmiş, özellikle kimya bilimine birçok miras bırakmıştır.

Simyacılar ile ilgili bir diğer yanılgı da sadece yukarıda verilen amaçlar doğrultusunda çalışma yaptıklarının düşünülmesidir. Simyacılar aynı zamanda hastalıklara çare bulmak, doğayı anlama çalışmak, günlük hayatı kolaylaştırmak ve yaşam koşullarını iyileştirmek adına da birçok çalışma yapmışlardır. Zira bitkisel ilaçlar, sabun, cam, alkol, asitler, bitkisel boyalar, kâğıt, mürekkep gibi maddeler hep insanoğluna simyacıların hediyesidir.

Yanlış bilinen bir diğer bilgi ise simyanın sadece kimya bilimine hizmet ettiğinin düşünülmesidir. Halbuki simya tüm bilimlerin en ilkel halidir ve bilimsel gelişmelerin ortaya çıktığı 1600-1700 li yıllara kadar dünya üzerindeki her çalışma ile doğrudan ilgilidir. Bu yıllardan sonra insanoğlunun bir nevi gözünü açmasıyla bilim gelişmiş ve simya birçok bilime ayrılmıştır. Simyanın kimya bilimi ile ilgili olan ilişkisi daha göz önündedir ancak simya; Fizik, biyoloji, matematik, tıp, coğrafya, din, felsefe, ekonomi, astronomi gibi bilimlere birçok miras bırakmıştır. Arşimet, Aristo, Pisagor gibi bilime büyük hizmetleri olan insanlar, aslında birer simyacıdır.

Simyacılar, aslında bugünkü dünyanın temelini atanlardır …


20 Ekim 2020 Salı

Simya Hikayeleri: Hennig Brand ve Fosforun Keşfi (Güncellenmiş)


M.E.B. 'in 2008 yılında yürürlüğe koyduğu yeni lise müfredatı çerçevesinde, kimya dersi 9.sınıf konularına "Simyadan Kimyaya" adlı yeni bir kısım eklenmişti. İlgili sınıfın ilk kısmı olan bu konuda, simya kavramının gelişmesi, simya kuramları, tarih boyunca bilimin gelişmesi, önemli simyacılar ve bilim insanları vs. şeklinde alt bölümleri vardı. Kimilerine göre bu konu (bir sayısal dersi için) hikayeydi. Genelde derslerde çok önemsemeden hızlıca geçildi. Hatta ÖSYM günümüze kadar direkt simya ile ilgili soru sormadı. Yalnızca 2010 yılında Kimyanın gelişimine katkıda bulunan bilim insanları ile ilgili bir soru kullanarak öğrencilerde bu kazanımı yokladı. Bense bu konuyu çok sevdim çünkü hem tarihe hem de efsanelere olan ilgim çoktur. Çoğunluğun çok ta ciddiye almadığı 4 elementi, ben anlatırken keyif alıyorum. Ama sınavlarda ağırlıkla soru gelen konular yanında, ister istemez önemsiz kaldığı için çok fazla üstünde durmaya gerek duymuyorum.


Bu yayın, Simya Hikayeleri serimizin ilk yayınının güncellenmiş versiyonu. Simya ne demek peki? Simya için, şu tanımlamayı yapabiliriz. Simya (Alşimi), doğanın ilkel zamanlardan beridir anlaşılmak istenmesi ve bu yolda uygulanan ilkel yöntemler, değersiz metalleri altına çevirmek veya ölümsüzlük iksiri bulmak gibi fantastik arayışlar, bu arayışlar sırasında tesadüfen keşfedilen ve insanlık için yararlı buluşlar ve tüm bu bahsettiğimiz olguları içine alan felsefi akımdır. Tarihte anlatılması hoş olacak o kadar çok ilginç öykü var ki, bunları blogumuzda yer yer sizinle paylaşmak isteyeceğim. Bunlardan ilki, Hennig Brand isimli bir simyager hakkında.

Hennig Brand 1630 yılında Almanya’ nın Hamburg şehrinde doğmuş, bazı kaynaklara göre 1692, bazılarına göre 1710 yılında vefat etmiş. Gençliğinde camcı çırağı olarak çalışan Brand, orduda subay olarak görev yapmış. İlerleyen dönemlerde ise tüccarlık ve eczacılık yapmaya başlayan Brand, simya adına birçok çalışma yapmıştır. Önceleri çoğu simyacı gibi su ile ilgilenmiş, suyu çeşitli metallerle yüzlerce kombinasyonda birleştirmiş. Hatta Strasbourglu F.T. Kessler’ in “400 Seçilmiş Kimyasal Süreçler (400 Auserlensene Chemische Process)” kitabında şap, güherçile ve derişik ürin çözeltisi kullanarak sıradan metalleri gümüşe çevirme amaçlı bir reçetesi dahi vardır. Brand daha sonraları simya felsefesinde bolca kendine yer bulan "felsefe taşı" nı bulmayı kendine amaç edinmiş. Dönemine göre hayli yüksek statülü bir hayatı varmış ve tüm servetini bu uğurda harcamış (Zengin ilk karısının ölümünden sonra, başka bir zengin kadınla evlenip çalışmalarına devam etmiş). Bu doğrultuda kendini kaptırdığı düşünce ise, insanda altın olabileceğiymiş. Altının soylu bir maden şeklinde tabir edilmesi sebebiyle, dünyada insandan daha soylu bir şey olamayacağını düşünerek ve altının renginden dolayı, insan idrarından altın sentezlemek istemiş. 1669 yılları civarlarında uğraştığı bu işlem sonucunda fosfor elementini keşfetmiş. Bu keşfini geçmişteki tüm diğer simyacılar gibi uzun süre sır olarak saklamış ve altın sentezleme çalışmalarına fosfor üzerinden devam etmiş.

Önce insan idrarını şurubumsu kıvama gelene kadar kaynatmış. Kaynamış idrarın kalıntılarını imbik kullanarak kırmızı bir yağ şeklinde damıtmış. Kalan karışımı, üst kısmı siyah süngerimsi, alt kısmı kristalli bir yapıya gelinceye kadar soğumaya bırakmış. Kristalli yapıyı atıp, kalan süngerimsi kısmı, kırmızı yağla karıştırmış ve 16 saat boyunca ısıtmış. Önce beyaz dumanlar çıkmış, sonra bir çeşit yağ elde etmiş, en sonda da fosfora ulaşmış. Reçetesinde aynen böyle tarif etmiş fosfor sentezini Brand. Keşfettiği madde elinde beyaz, kolay şekil alan bir katıymış. Kapalı bir kapta bile karanlıkta parlıyormuş. Havaya maruz kaldığında ise çok parlak beyaz bir alevle kendiliğinden yanıyormuş. Bu sebeplerle de maddeye Yunanca’ da “Işık Taşıyan” veya “Işık Taşıyıcı” anlamına gelen “fosfor” ismini vermiş. Tabi altın bulamadığı için hayal kırıklığına uğramış olsa da, fosfor elementini keşfetmiş olması, onun simya tarihinde önemli bir isim haline getirmiş.


Brand' ın bu sentezi kimyasal olarak kısaca şöyle açıklanabilir. İdrar - Na(NH4)HPO4 (mikrokozmik tuz) halinde- fosfat iyonu ve karbon bazlı organik bileşikler içerir. Güçlü olarak ısıtıldığında, fosfattaki oksijen, karbonla CO (karbonmonoksit) oluşturur ve geriye gaz halinde fosfor kalır. Fosfor 280 derecenin altında yoğunlaşır ve 44 derecenin altında da beyaz allotropu halinde katılaşabilir. Brand' ın elde ettiği karışım bu şekilde açıklayabiliriz. Bu aynı temel reaksiyon günümüzde de fosfat maden cevheri, kok kömürü ve elektrik fırınları ile kullanılmaktadır.

Brand’ ın bu sürecinde, aslında yapabileceğinden çok daha az fosfor ürettiği daha sonraları ortaya çıktı. Attığı kristalli yapı fosfatın çoğunu içeriyormuş. Sadece 120 gram fosfor elde etmek için yaklaşık 5500 litre idrar kullanmış. 

Bilinen elementlerden sonra (altın, gümüş, kalay, bakır, kurşun, civa vs...), bir elementin bilimsel olarak keşfedilmesi (her ne kadar amaç farklı olsa da) bu şekilde gerçekleşmiş. Brand'ın açtığı bu yolda, bundan sonraki yaklaşık 200 yıl boyunca, kimyacılar, elementleri ve onların bileşikleri hakkında pek çok bilgi edebilmişlerdir. Bu olay aslında simyacıların modern bilimin temellerini attığını gösteriyor.



Kaynaklar:

·         http://en.wikipedia.org/wiki/Hennig_Brand

·         http://en.wikipedia.org/wiki/Phosphorus

·         https://www.todayinsci.com/stories/story013.htm

·         https://bilimfili.com/kesfinin-350-yilinda-tukenmeye-yuz-tutan-element-fosfor

·         https://pubs.acs.org/doi/abs/10.1021/ed010p302#

·         John Emsley, The Shocking History of Phosphorus, 2000, ISBN 0-330-39005-8

·         https://www.encyclopedia.com/science/encyclopedias-almanacs-transcripts-and-maps/hennig-brand

·         http://uncertaintimes.tumblr.com/post/3083593778/joseph-wright-the-alchemist-in-search-of-the

·         http://www.bilgininadresi.net/Madde/39668/Fosfor-Nedir


14 Ekim 2020 Çarşamba

Simyadan Kimyaya (Güncellenmiş Versiyon)


Yaklaşık 6 yıllık aradan sonra blogumuzun uyanma zamanı. Kahvaltıyı ise eski konulardan birinin yenilenmiş ve tazelenmiş hali ile yapıyoruz.

Milli Eğitim Bakanlığının 2008 yılından beridir uyguladığı her müfredatta kendine yer bulan, farklı ünite isimleri altında olsa da (Kimyanın Gelişimi, Kimya Bilimi), her zaman 9. sınıfın Kimya dersi adına ilk cümlelerine sahip konusu; Simyadan Kimyaya.

8 yıl önce paylaştığım konu anlatımını, müfredatın son halini baz alarak getirdikleri-götürdükleri ile güncelledim. Simyadan Kimyaya konusu şimdiye kadar muhtelif isimlere sahip hiçbir üniversite sınavında yer almamış olsa da, 9. sınıf arkadaşlarımın okul sınavlarında kendine mutlaka yer buldu. M.E.B. okul kitabı (Sonuç Yayınları)' nın çizdiği sınırlar dahilinde kalmaya çalıştım, ancak özellikle test çözerken yabancı kalmamanız adına piyasada en çok kullanılan test kitaplarının içerikleri ile sınırı biraz daha genişlettim. Umarım beğenirsiniz. Herkese kolay gelsin. Her şey gönlünüzce olsun.

Dosyayı indirmek için tıklayınız. Simyadan Kimyaya Notlar

Resim Kaynak: https://www.nkfu.com/simya-sembolleri-ve-anlamlari-nelerdir-simyacilarin-periyodik-tablosu/

18 Ocak 2015 Pazar

Cuma' ya Gittim, Ne Zaman Döneceğim Bilmiyorum :-)


Üzülerek söylüyorum ki, 4 yıl önce açtığım, 5. yaşının içindeki bu blogla bu sene pek ilgilenmedim. Hatta doğum gününü bile kutlamadım Eylül ayında. Bunun onlarca sebebi var. Bunlardan en önemlisi, sosyal medya karşısındaki kabullendiğim yenilgi. İnternet dünyasında da moda var. Bir zamanlar mirc32, icq, msn gibi mevzulara çok takılmışken, sonradan myspace, facebook, twitter, instagram ve türevleri etrafımızı sardı. Blog olayının geçmişi son saydıklarımdan biraz daha eskilere dayansa da, daha önce belirttiğim üzere ben blogger dünyasını tercih ettim uzun süre boyunca. Ancak, maalesef sosyal medya türevlerinin gücü bu platformu yavaş yavaş terk etmeme yol açtı. Neden? Bu platform, her gün açtığınız uygulama ve sitelerde karşınıza çıkabilecek, "aa adam bunu yapmış" denilebilecek bir yer değil. Özellikle girip bakmak icap ediyor eğer blogger üyesi değilseniz. O yüzden ratingimiz yavaş yavaş dibe vurmaya başladı. Ha canın isterse yazarsın diyebilirsiniz, konu sıkıntısı mı var? Hayır. Zira, çok şeylerden bahsettik burada. Bu platformun da kendi içinde modası oldu. Yelpazeyi geniş tuttuk. Bağımsız olduk. Her aklımıza geleni yazdık, canımız istemediği zaman görmezlikten geldik. Sebep ne peki? Sebep az önce söylediğim temasızlık. Bir tema olsaydı, onla ilgili her şeyi yazardık. Takip etme mecburiyetimiz olurdu. Belli bir yere bağlı kalmadığımız için, "amaaan canım, bu gelişmeden bahsetmesek ne olacak" tribine girdik. Özetle, geçtiğimiz senedeki kişisel hayatımdaki gelişmeler, rating düşmesi, temasızlık ana etmenlerdi bu seyreklik için.

Yukarıdaki resimde gördüğünüz üzere dükkanı kapatıyorum. "Cuma' ya gittim, ne zaman döneceğim bilmiyorum :-)". Belki bir gün hortlatırım. Ya da edebi uykusuna devam ettiririm. İsteğim, ilerleyen dönemlerde devam etmek ama şu an değil. Bu bir veda konuşması değil aslında bu yüzden. Yalnızca yukarıda saydığım sebep ve olaylar nedeniyle - belirsiz bir süre - ara verme. Zaten son bir senedir buna yavaş yavaş hazırlanmıştık. 

Takip eden - etmeyen, okuyan - okumayan, anlayan - anlamayan, yoldaşlık eden - etmeyen herkese sevgi ve saygılarımla ...

15 Temmuz 2014 Salı

The Killing 4. Sezon

Öncelikle, bu sene blogıu çok boşladım farkındayım. İş, güç, özel, sınav vs.. sebeplerinden ötürü vakit ayıramadım. Artık bundan sonra neredeyse 5. yılını doldurmaya yüz tutmuş nacizane blogumuza ilgi gösterme zamanı.

The Killing dizisi hakkında daha önce bir kaç yazı karalamıştık zamanında. Hatta tutmayan Türkçe versiyonu hakkında bile bişiler söylemiştik. Efsane 2 sezonunun ardından, daha başarısız ama yine de kalburüstü 3. sezon güzel eleştiriler almıştı. 2. sezonun ardından 3. sezon finalinden sonra da iptal haberleri çıkmıştı ama. Ama neyse ki, AMC kanalının devam etmeme kararı aldığı dizimize, Netflix sahip çıktı. Son final sezonu için yalnızca 6 bölüm izleyeceğiz ama dolu dolu bir final yapacağımızdan kimsenin şüphesi yoktur sanırım. Gelelim bu yazının nedenine. Geri sayım başladığında The Killing' in yasal twitter hesabından duvar kağıtları, posterler vs.. yayınlanmaya başladı. Bunlardan bazıları felsefi laflar, bazıları replikler ve karakterlerdi. Tam sosyal medya kapak fotosu kıvamında olan bu çalışmalar çok hoşuma gitti. O yüzden bunları paylaşmak istedim. Buyrun.


5 Nisan 2014 Cumartesi

Murphy Kanunları

Bir gün arkadaşıma çektiğim mesajda, uzun zamandır aradığım şeyi aramaktan vazgeçince bulduğumu anlattığımda, verdiği "murphy kanunları :-)" cevabından hareketle "Murphy Kanunları" neymiş araştırmıştım. "Murphy Kanunları, ABD'li mühendis Edward A. Murphy, jr. (1918-1990) tarafından, başarısızlıklar ve hata kaynaklarının karmaşık sistemlerde incelenmesi üzerine ortaya konan özdeyişlerdir." şeklinde bir açıklama buldum wikipedia'da. Akabinde genel hayatla olan tüm özdeyişleri toparladım ve aşağıdaki listeyi oluşturdum. Okuyunca "hakkaten haa" tepkisini vereceğinizi ümit ediyorum. Buyrun.

 KANUNLAR
#1 "Bir şeyin ters gitme olasılığı varsa, ters gidecektir."
#2 "Bir şeyin birkaç şekilde ters gitme olasılığı varsa, hep en kötü sonuç doğuracak şekilde ters gidecektir."
#3 "Bir şeyin ters gidebileceği olasılıkları engelleseniz bile, anında yeni bir olasılık ortaya çıkacaktır."
#4 "Bir şeyin olma olasılığı, isteme olasılığı ile ters orantılıdır."
#5 "Er ya da geç olası en kötü koşullar zincirlemesi vuku bulacaktır."
#6 "Ne zaman bir şeyden vazgeçseniz, vazgeçtiğiniz o şey size geri gelir."
#7 "Olmuyorsa zorlayın, kırılırsa zaten değişmesi gerekirdi."
#8 "Ne kadar beklersen bekle istenmediği zaman gelecektir."
#9 "Çözülen her problem yeni problemler yaratır."
#10 "Her şey yolunda gidiyorsa, kesin bir terslik vardır."
#11 "Hiçbir şey goründüğü kadar kolay değildir."
#12 "Her şey düşünüldüğünden daha fazla zaman alır."
#13 "Her şeyi kendi haline bırakırsanız, kotü de en kotüye kayar."
#14 "Ne zaman bir şey yapmaya kalksanız, başka bir şeylerin daha önce yapılmış olması gerektiğini görürsünüz."
#15 "Her çözüm yeni sorunlar doğurur. "
#16 "Hiç bir şeyi kazadan beladan uzak tutmak mümkün değildir, çünkü aptallar öyle beceriklidir ki... "
#17 "Doğa her zaman gizli rüzgar değişikleriyle taraf tutar."
#18 "Doğa ananın kimin anası olduğu pek belli değildir."
#19 "İşler iyiye gitmeden önce kötü gider... İşlerin iyiye gidebileceğini kim söyledi?"
#20 "İyi başlayan her şey kötü biter... Kötü başlayan her şey daha da kötü biter."
#21 "Eğer bir deney başarılı olmuşsa, ters giden bir şeyler var demektir..."
#22 "Herhangi bir bilgide sayılar çok doğru gözüküyorsa boşuna kontrol etmeyin, yanlıştırlar."
#23 "Her sağlıklı erkeğin zengin olmak için, asla işlemeyecek, gizli bir planı vardır."
#24 "Bankadan bir kredi almak için, önce o paraya ihtiyacınız olmadığını ispat etmeniz gerekir."
#25 "Faturalar elinize alacaklarınızdan iki kat hızlı ulaşır..."
#26 "İki tür insan vardır: insanlari iki türe ayıranlar ve ayırmayanlar."
#27 "Aradığınız şeyi en son baktığınız yerde bulursunuz."
#28 "Tıkanık trafikte, diğer şerit her zaman daha hızlı akar."
#29 "Hayatta güzel olan herşey ya illegal, ya ayıp yada şişmanlatıcıdır."
#30 "Yere düşen herşey ulaşılması en zor köşeye yuvarlanır"
#31 "Bir şeyi fırlatmazsanız, kimseyi vurmazsınız!.."
#32 "Her işini başkasına yaptıranlar için imkansız yoktur."
#33 "Hangi kuyruğa girerseniz girin, diğeri daha hızlı ilerler."
#34 "Takım çalışması, sorumluluğu başkasına atmak için en ideal modeldir."
#35 "Fırsat, genellikle en uygunsuz zamanda kapıyı çalar."
#36 "Eğer her şey ve herkes karşı taraftan size doğru geliyorsa, yanlış yoldasınız demektir."
#37 "Bir şeyi herkesin anlayacağı kadar açık anlattıysanız, mutlaka anlamayanlar vardır."
#38 "Dükkandaki ayakkabı ayağınıza uyuyorsa, mutlaka en çirkin ayakkabıdır."
#39 "Doğru kararlar tecrübenin ürünüdür. Tecrübe, yanlış kararların ürünüdür."
#40 "Hayat ancak geriye giderek anlaşılır. Ancak hayat ileri doğru yaşanır."
#41 "Bir şeyi parçalamak, onu birleştirmekten kolaydır."
#42 "İki monolog, bir diyalog etmez."
#43 "Bir komite, birden fazla midesi olan ve bir tane beyni olmayan bir yaratıktır."
#44 "Aradığınız bir şeyi hemen bulmanın kestirme yolu, başka bir şeyi aramaktır."
#45 "Herkesi memnun etmek isterseniz, kimse memnun olmaz."
#46 "Bir işte vazgeçilmez adam olmayın. Vazgeçilmezseniz, terfi de edemezsiniz."
#47 "Eğer son dakika olmasaydı, hiçbir önemli iş yetiştirilemezdi."
#48 "Aileniz sizin ders çalıştığınız zamanlarınızı değil, sadece çalışmadığınız zamanlarınızı görür.
#49 "Bir şeyin istenme olasılığı ile gerçekleşme olasılığı ters orantılıdır.
#50 "Trafikte bulunduğun şeritten ilerleyen şeride doğru geçtiğin zaman yeni geçtiğin şerit durur.
#51 "İnsanların hayalleri hayallerde kalır.
#52 "Sakınılan göze çöp batar.
#53 "İnsanlar birbirini hak eder.
#54 "Ekmek tereyağlı yüzü ile düşer.
#55 "Hangi yüzüne tereyağı süreceğinize önceden karar veremezsiniz.
#56 "Gülümseyin, ne düşündüğünüzü bilmesinler.
#57 "Sizi izleyenlerin sayısı yaptığınız işin saçmalığı ile doğru orantılıdır.
#58 "İyilik cezasız kalmaz.
#59 "Her çözümün doğurduğu yeni problemler var.
#60 "Bir şey yapmanız gerektiği zaman, öncelikle başka bir şey yapmanız gerekir.
#61 "Her şey düşünce hızından daha yavaştır.
#62 "Aptallığın gücünü göz ardı etmeyin.
#63 "Bir işi ne kadar önceden planlarsanız, ters gitme olasılığı o kadar artar.
#64 "Bozuk bir alet tamire geldiğinde çalışır.
#65 "Murphy kanunları Ohm kanunundan daha geçerlidir.
#66 "Diş ağrısı gece ve tatil gününde başlar.
#67 "Kimse başkasının yaptığı iş ile ilgilenmez.
#68 "Yeni aldığınız donanım eskisini sattığınız an bozulur.
#69 "Yanlış anlaşılmayacak kadar basit bir şey yoktur.
#70 "Hiç bir şey göründüğü kadar iyi değildir.
#71 "Sigaradan alınan zevk çevrede bulanan içmeyenlerin sayısı ile doğru orantılıdır.
#72 "Sigara dumanı içmeyene doğru ilerler.
#73 "Yemeğe oturduğunuz zaman izlediğiniz TV programı reklama girer.
#74 "Karar verme anlarında eldeki bilgi miktarı kararın önemi ile ters orantılıdır.
#75 "Önünüzde bulanan araç sizden yavaş gider.
#76 "Kasislerin etkisi yavaş giden arabalaradır.
#77 "Yarının işini asla bugün yapma.
#78 "Ayakkabı ağırlığı yürüyüş mesafesine göre artar.
#79 "Ayakkabıdaki kum tanesi basınca karşı en fazla basıncın olduğu noktaya doğru ilerler.
#80 "Basit teoriler en anlaşılmaz şekilde izah edilir.
#81 "Deney başarılıysa bir şeyler yanlış demektir.
#82 "Anlamıyorsanız çok açıktır.
#83 "Çok hızlı yükseliyorsanız bir yerde bir şeyler yanlış demektir.
#84 ""Yaşam" siz başka planlar yaparken olan şeydir.
#85 "Murphy'nin altın kuralı: Altını olan kuralı koyar.
#86 "Değiştirilebilir parçalar değişince sorun çıkar.
#87 "Zorlamayın, daha büyük bir çekiç getirin!
#88 "İhtiyacı olanlara yardım edin, onlar sizi hatırlar, tekrar ihtiyaçları olunca.
#89 "Kendi işini yapmayanlar için hiç bir iş imkansız değildir.
#90 "Diğer tüm seçenekler tükendikten sonra insanlar mantıklı davranırlar.
#91 "Tüm genellemeler yanlıştır.
#92 "Gizli hata gizli kalmaz.
#93 "Duruma göre!
#94 "Aptalsa ve çalışıyorsa, aptal değildir.
#95 "Asla, asla deme!
#96 "Bekleyin, hasar verdikten sonra geçer, hasar fazla ise bekleyin, tekrar gelir.
#97 "Şans en şanssız zamanda kapıyı çalar.
#98 "Eşsiz şeyler birbirinin eşidir.
#99 "Yağmur yağsın diye araba yıkadıysanız işe yaramaz.
#100 "Tırnaklarınızı kestikten bir saat sonra tırnakla yapılacak bir iş çıkar.
#101 "Her kurumda işlerin nasıl yürüğünü detayları ile bilen biri var. Bu kişi hemen işten atılmalıdır.
#102 "Özür dilemek, izin almaktan daha kolaydır.
#103 "Sıcak tencere ve soğuk tencere aynı görünür.
#104 "Salamı seven ve yasaya saygı duyanlar bunların nasıl yapıldığını asla izlememelidir.
#105 "Problemlerden kurtulma konusunda usta olan doktorlardan uzak durun!
#106 "Bağışla ama unutma.
#107 "Kendi fikrinizi önemli birinin fikri imiş gibi sunarsanız kabul edilme şansı daha fazladır!
#108 "Hareketli nesneler yanlış yöne doğru hareket ederler, durağan nesneler yanlış yerde dururlar.
#109 "İşler şansa bırakılsaydı daha iyi olurdu.
#110 "Herkes sinirlerini kaybetmişken sakinliğinizi koruyorsanız belki de durumu anlamıyorsunuz.
#111 "Size bir iyilik yapmak için yaklaşan birini görürseniz, kaçın.
#112 "Tüm garantiler ve para iadesi taahhütleri, ödemeyi yapmak suretiyle bozulur.
#113 "Önemli olan olaylara takmayı başardığınız isimdir, olayların kendisi değil.
#114 "Anlattığın bir şeyin dinlenme ihtimali, anlatma isteğinle ters orantılıdır.
#115 "Aşık olduğun kişi hep başkasına aşıktır.Zaten sen de hiçbir zaman sana aşık olan kişiye aşık olmazsın.

Kaynak;
http://tr.wikipedia.org/wiki/Murphy_Kanunlar%C4%B1
http://tr.wikipedia.org/wiki/Edward_A._Murphy,_jr.
http://juliamandelbrot.bravepages.com/murphy.htm
http://tr.wikiquote.org/wiki/Murphy_Kanunlar%C4%B1

Resim kaynak;
http://lacrymosaninheybesi.blogspot.com.tr/2013_06_01_archive.html

28 Mart 2014 Cuma

Yuutup


Şimdi doğruya doğru, kapalı bu ikisi de, haber siteleri bile nasıl girebilirsiniz diye haber yapıyorsa, bu mevzunun aslında göstermelik olduğu aşikar. Twitter' ın -sözde- kapatılması, Youtube' a erişimin engellenmesi kadar koymadı bana açıkcası. Neden mi? Blog anasayfasını açtığımda aşağı doğru inerken hep aynı manzarayla karşılaşıyorum. Yayınların, özellikle son dönemlerde olanları, youtube içerikli olmuş. E malum kapanınca da biricik sevdiğim, bizim yayınlar güme gitmiş. Zaten son dönemde pek bi sessizim. Benim için bir yıkım yani :)

Şimdi burda neden kapatıldı, kim kapattı, başbakan tehdit etti, twitter içeriği kaldırmadı vs.. mevzularına girmicem. Açıkcası sebebi ne olursa olsun, şu anda dünyaya ne denli rezil olduğumuzun farkında değil kimse sanırım. Bence sorun içeriklerin kaldırılmasını istemekte değil, bunların kaldırtılamamasında.

10 Şubat 2014 Pazartesi

Kaçak İsimli Bir Grup


Kaçak grubunu keşfetmem tamamen tesadüf eseri oldu aslında. Siteni birinde albüm kapağını görüp, "bunlar da kim böyle" diye merak ederek youtube a isimlerini yazarak ne kadar kaliteli iş yaptıklarını keşfettim. Albümü indirip, kliplerini izleyip kendilerine hayran olmamla devam etti olaylar silsilesi. Peki kimdi bu grup? 

Hard rock, Nu-metal karışımı bir soundları olan (biraz Linkin Park, biraz Korn diyebiliriz. Kurban' a benzetenler var ama benim hiç aklıma gelmedi bu açıkcası) bu grubun şu anda 2010 tarihli "Silahlı ve Tehlikeli" isimli bir albümü, yine aynı tarihli rapçi Fuat' la düet yaptıkları "Antreman" isimli sadece internette paylaştıkları bir single ları ve "Ada: Zombilerin Düğünü" filmi jeneriğinde çalan "Evlensen" isimli (albümlerinde de yer alan) bir şarkıları var. 2005 yılında Nokia Super Sound yarışmasında "Kurtlar" isimli şarkılarıyla dereceye girmeleriyle başlayan müzik yolculuklarından, albümleri çıkana kadar önemli bir kesim haberdarmış zaten. Albümleri yani çok kimsenin beklediği bir ürünmüş. 


Grup 5 kişiden oluşuyor ve Türk müzik piyasasının pek alışık olmadığı iki frontman li bir yapıya sahip. Vokaller Ali Seval (kendisi aynı zamanda bir çevirmen) ve Övünç Dan isimli kardeşlerimize aitken, bas gitarda Tuncay Mağden, davulda Burak Ersoy, lead gitarda da Hüseyin Can yer almakta. 

Albüme şöyle genel bir bakış yapacak olursak, en öne çıkan parçalar, kliplenmiş "Koymaz", "Slogan Yok" ve "Evlensen", harika bir ballad diyebileceğim "Ölünür de", giriş ve albüm isim parçası "Silahlı ve Tehlikeli" ve ödül kazandıran şarkıları "Kurtlar". 11 parçanın bulunduğu albümün yarısından fazlasını şimdiden saydım zaten. Tek şarkılık albümler çağında olduğumuz unutmayalım.

Grubumuz tek albümle yetinmeyip, yan çalışmalar da yapmışlar bu sürede. İki paragraf öncesinde de bahsettiğim single ve soundtrack çalışmalarının yanı sıra, özellikle Ali Seval' in ismi başka yerlerde de geçiyor. "Av Mevsimi" filminin soundtrack' i için söz müziği kendisine ait olan "Benden Adam Olmaz" isimli Ete Kurttekin' in vokal yaptığı bir şarkı mevcut. Hande Yener' le "Deliler" ve "Ne Rüyası" isminde yaptığı 2 düet çalışması da var. Yine "İnşaat" filmi için 2 şarkının sözlerini yazmış vaktinde.


Ancak baya bakındım, araştırdım, soruşturdum, görüştürdüm vs.. grubun şu sıralar ne yaptığına ulaşamadım. Yeni bir albüm olacak mı, devam edecekler mi bilmiyorum. Yalnızca grubumuzun solistlerinden Ali Seval isimli kardeşimizin düğün fotoğraflarına ulaştım :) bir de diğer solistinizin çikolata müzik fabrikası diye bir projesi olduğunu öğrendim. Hatta google amcaya direkt "kaçak grubu dağıldı mı?" diye sordum, o bile bişi diyemedi.

Özetle çıkarmış oldukları tek albüm ve tek single' ları standart üstü, kulak pasını temizleyen ürün olmuş. Şu sıralar döne döne aracımın hoparlörlerinden şarkılarını bas bas bağırttığım bu grubun, eğer dağılmadılarsa, yeni ürünlerini merakla ve heyecanla beklemekteyim. Altta 4 tane video kliplerini paylaşmak istiyorum müsadenizle.









Resim Kaynak;
http://www.radikal.com.tr/kultur/dikkat_silahli_ve_tehlikeli-977725
http://www.dreamtv.com.tr/content/1447/kacak-silahli-ve-tehlikeli.html
http://www.gscimbom.com/forum/threads/kacak.32689/

11 Ocak 2014 Cumartesi

Cinayet


Forbrydelsen' i seyretmedim. Ama The Killing' in azılı hayranıydım. Danimarka menşeli dizi ülkesinde ve zamanla dünya genelinde popüler olunca, altyazı sevmeyen ABD izleyicisinin önüne "The Killing" adıyla bir remake olarak sunulmuştu. Bu yeniden çevrim o kadar başarılı oldu ki, orjinalinden de başarılı oldu ve ses getirdi. Bizde blogda bi ara bahsetmiştik kendilerinden.

Tekrar gündem olmasının sebebi, son dönemlerde ulusal kanallarımıza dadanan ithal dizi furyasının son örneğinin bu dizi olması. Dönem dönem mahallelerle, kabadayılarla, aşiret ağalarıyla ve okullarla, tıkanınca da eski Türk filmlerinin dizileştirilmesiyle dolan TV kanalları, son dönemde bu akıma sardı. Önce Un Gars, Une Fille (Bir Kadın Bir Erkek), Grey's Anatomy (Doktorlar), Dawson's  Creek (Kavak Yelleri), sonra Revenge (İntikam), Desperate Housewives (Umutsuz Ev Kadınları), The O.C. (Medcezir) derken istedikleri reytingi çekince yapımcılar bu alana kaydırdı kendini (Az önce saydığım Türk kopyaların bazılarının orjinaliyle hiç alakası kalmadı orası ayrı mevzu). 

Yabancı, özellikle ABD orijinli dizileri Türkçeleştirmek bazı sorunlara yol açar normal olarak. Yabancı diziler ortalama 40-50 dk, sezonda 10-24 bölüm sürerken, bizim dizilerimiz sinema filmi tadında 90-120 dk' dan senede de 30-50 bölüm arası yayınlanır. Dolayısıyla uyarlama yapıldığında araların başka sahnelerle süslenmesi, orjinal sahnelerin uzatılması icab eder. Süreye bağlı olarak, hele ki aksiyonsa, yabancı dizi durmaz, sürekli hareketlidir. Lüzumsuz sahneleri yoktur. Biz dizilerimizde uzun uzun adamın traş olmasını seyrederiz. Ayrıca kültür farkları da var tabi ki. Hikaye uyarlanırken kültürler arası geçişler sağlanır. Yani kolay değildir aslında bu dizileri Türkçe' ye çevirmek.  


Son ürünümüz Forbrydelsen ve The Killing' in Türkçe konuşan versiyonu "Cinayet". Sakin bir hikaye örgüsüne sahip olmasına rağmen, insanı sürekli tetikte tutan, geren bir yapımdı. Haftalarca Rosie Larsen' in katilini aradık, herkesten şüphelendik. Bu şüphe ve arayış bizi bu diziye bağladı zamanında. Fragmanını izleyince, önce "haydaa" dedim içimden. Bu başarılı yapımın uyarlaması yanlış ellerde felakete dönüşebilirdi. Vakit ve fırsat darlığından bu diziyi düzenli takip edemeyeceğimin farkındaydım ama  merakıma yenilerek ilk bölümü izledim. Son zamanlarda olmasa da, düzenli bir şekilde bazı yabancı dizileri takip ettiğim için ve bu diziye olan özel ilgimden dolayı, herkesin affına sığınarak bazı iyi-kötü eleştiriler yapmak istiyorum.

Bölüm süresinin yaklaşık 90 dakika olması yukarda saydığım sıkıntıyı da beraberinde getirmiş, öncelikle bunu söylemeliyim. Biraz da Türk kültürüne daha kolay adapte olması için, gündelik yaşamdan örnek sahneler serpiştirilmiş. The Killing' in pilot bölümü yine 90 dakikaydı, dolayısıyla, bu dozunda kalmış ama ilerleyen bölümlerde nasıl yaparlar bilmiyorum.

Sarah Linden, Zehra Kaya olmuş. Bu role orijinal yapımlardakinden daha güzel :) bir aktrisimiz verilmiş. Nurgül Yeşilçay. Kendisi aktif oyuncular içinde özel bir yere sahip. Açıkcası iyi bir seçim. Çünkü bu rolü altından kalkabilecek pek fazla kimse olamaz bence. Gergin, hırslı, işine tapan bu karakterin kendisi de zor çünkü. Bu karakterin montu, kazağına kadar kopyalanmış. İşine takıntılı olduğunu gösteriyor bu. En azından açılıp saçılarak hayran kitlesi kazanmadı zeki-gözüpek dedektifimiz. Bunu bozmamak adına, afet-i devran oyuncumuz mont-kazak giymeye devam ediyor.

Stephen Holder, Yılmaz Seyhan olmuş. Açıkcası Holder' ı başka bir bedende görmek garip oldu, çünkü Joel Kinnaman bu karakterle resmen bir olmuştu. Engin Altan Düzyatan çok iyi bir oyuncu. Şu an karakteri huysuz tavırlar takınıyor ama ilerde daha yakından tanıdığımızda daha çok seveceğiz bu karakteri. Önemli olan Düzyatan' ın sempatik+arızalı karakterin altından nasıl kalkacağı. Ben becerebileceğini düşünüyorum.


Rosie Larsen / Gonca Bonova' nın babası rolünde Ahmet Mümtaz Taylan, belediye başkanı adayı rolünde Uğur Polat. Şimdiden saydığım 4 kare as dizinin sağlam temelini oluşturuyor. En önemli 4 karakter için 4 kalburüstü oyuncu. Bir remake olduğu için 1-0 geriden başlayan dizimiz bu sayede hemen beraberliği yakalıyor.


Orijinal dizinin meşhur bir tema müziği var. Reklamlarda, girişte ve finalde çaldılar. Güzel oldu aslında ama en azından başka bir tema müziği kullansaydık diye düşünüyorum. Üstelik The Killing' in geleneksel bölüm sonu, Türkçe versiyonunda da mevcut ama yanlış müzikle.

Final paragrafından önce son bir not: Orijinal Danimarka versiyonu ile ABD yorumunun katilleri farklı kişiler. Bunda amc' nin sezonu uzatma çabası en büyük etkendi (Danimarka' da 20, ABD' de 26 bölüm sonunda çıktı katil ortaya). Bakalım Türk versiyonu hangisini seçecek. Veya kendisi yeni bir katil mi bulacak. Eğer rating-reklam kaygısına lastik gibi uzatılmazsa ve her hafta bir bölüm giderse, belki bu -farklı- dizi, yaza girmeden kepenkleri indirir.

Genel olarak oyunculuk, senaryo, orjinale olan sevgimiz diziyi -olmuş- kategorisine almamıza yetiyor. En azından ben beğendim. Tabi bir de, neerde ölçüldükleri on yıllardır bilinmeyen rating ölçerlerimizin de fikrini almamız gerekiyor :) ...

Resim Kaynaklar;
http://www.netd.com/kanal-d
https://www.facebook.com/kanald?rf=173608872683099&filter=3
http://www.medyafaresi.com/fotogaleri/Nurgul-Yesilcayin-yeni-dizisi-Cinayet_144195_62376.html

Tweet